I believed in God, but I am disappointed that my childhood.
Welcome

Arap Mitolojisi

Tanrıları Görevleri ve Doğaları

Arap mitolojisinde büyük bir çeşitlilik mevcuttu ve çoğu tanrının hangi nesne, kavram veya iş ile bağdaştırıldığı bugün bilinmemektedir. Arapların yüzden fazla putları olduğu[6] göz önüne alınırsa, büyük ihtimalle bu putların simgelediği büyük sayıda tanrılar mevcuttu. Fakat o dönemdeki Arapların ve Arap mitolojisi bağlılarının dini yaşamları hakkında fazla bilgi olmayışı, tanrılara tam olarak ne tür görev veya tanımlar atfettiklerini bilmemizi zorlaştırır. Ayrıca, var olan çeşitlilik nedeniyle birçok farklı kabile daha farklı mitolojik gruplar ve tapınımlar oluşturmuştur. Örneğin, Kinâne kabilesinin Ay, Teym kabilesinin ed-deberân ve Kelb kabilesinin Şi'ra yıldızı gibi gök cisimlerine taptığı bildirilmektedir. [7] Farklı kabilelerin tanrılarının arasındaki bağlar ve benzerlikler veya farklı kabilelerinin birbirlerinin tanrılarına olan bakış açıları belirsizdir.

Bunların dışında tarihçilerin çoğunluğu, Arap mitolojisindeki belirgin üç tanrıça, el-Lat, el-Uzza ve Menat'ın sırasıyla Güneş, Venüs ve Hüküm tanrıçaları olduğunu söylemektedir. [8]

Putperestlik

Arap mitolojisi kendi içinde yoğun bir putperestlik geleneği taşımaktaydı. Birçok mitolojide olduğu gibi, putlar sembolize ettikleri tanrı veya tanrıçalar nedeniyle kutsal sayılmaktaydılar ve en önemli tapınım aracıydılar. Yukarıda bahsedildiği gibi Arapların yaklaşık yüz farklı putu olduğu bildirilmektedir. Mekke'deki Kabe'de, İslam öncesi devirde, farklı kabilelerinin tanrılarının putlarını da içeren yüzlerce put bulunduğu rivayet edilmiştir. Böylece bölgeye çeşitli amaçlarla (ticaret vb.) gelen farklı kabilelere mensup kişiler kendi kabilelerinin inandığı tanrılara, bu putlar sayesinde tapabilmekteydi. [9]

Cinler ve Kehanet

Arap mitolojisinde yaygın bir cin inancı vardı. Bazı hayvanların cinlerle ilgileri olduğunu düşünmekteydiler. Ayrıca gûl diye adlandırdıkları dişi cinlerin varlığına inanırlardı. Haklarında ve uygulamalarında çok bir bilgi bulunmasa da topluluklarda büyücü ve kahinlerin var olduğu bilinmektedir. Bu kişilerin cinlerle ilgileri olduğuna inanıldığı için genel olarak insanlar bu kişilerden çekinirlerdi. Cinlerin bu kahinlere gizli şeyleri haber verdiği, kehanetlerde bulunduğu düşünülürdü. Bu nedenledir ki kahinler topluluk içinde sıklıkla hakem rolü üstlenirlerdi.


Politeizm, Henoteizm ve Arap Mitolojisinde Allah

Arap mitolojisinin öğeleri belirgin biçimde günümüze ulaşamamıştır, yine de daha sonra İslam döneminde bazı kaynaklarda çok kısa ve yalınca tanımlandıkları olmuştur. Ayrıca İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da dönemin Araplarının inançlarına dair bazı tanımlar içermektedir. Örneğin Kur'an'da İslam öncesi Araplarının cinlere tapındığı (34/41), meleklere tapındığı (43/19) ve dişi tanrıçalara tapındıkları (4/117) geçmektedir. Arap mitolojisine dair Kur'an'da geçen en belirgin öğe belki de onların Yaratıcı sıfatı bulunan belirli bir baş tanrıya tapındıkları fakat bunun dışında, belki de bu baş tanrı ile kendileri arasında aracı olmaları için, çeşitli daha küçük tanrılara tapındıklarıdır (29/61,63; 39/3 vd.). Ayrıca tapındıkları ve putperestlik geleneğini sürdürdükleri bu tanrıların bir kısmını Allah'ın Kızları yani baş tanrının çocukları olarak gördüklerine dair ifadeler de vardır. Bu düşünceleri destekleyecek şekilde dönemden bugüne kadar ulaşan bazı şiir metinlerinde, "Allah" adıyla andıkları yüce bir Tanrı'ya dair bilgiler bulunmaktadır.[11] Yine de bunun daha sonraki dönemlerde Müslümanlar tarafından, politeistik tanrıların isimleri yerine metinlere geçirildiği şeklinde iddialar da mevcuttur. Genel görüş bu iddaları içinde çeşitli putların ve politeistik inançta inanılan tanrı isimlerinin yer aldığı şiir parçalarının da bugüne ulaştığı gerekçesiyle reddeder. Ayrıca İbnu'l-Kelbî'nin kaleme almış olduğu "Kitabu'l Asnam"da Arapların Allah adıyla andıkları bir tanrının yanı sıra farklı tanrılara da tapındıklarına dair bilgiler mevcuttur. Ek olarak bazıları Allah isminin Mekke'de bulunan putlardan veya politeistik tanrılardan birinin adı olabileceğini veya yüce bir tanrının isminden çok genel anlamda tanrı sözcüğü yerine kullanıldığını öne sürmüşlerdir. Sonuç olarak Arap mitolojisinin tamamen politeistik bir temel üzerine mi kurulduğu yoksa daha çok henoteistik bir temele mi sahip olduğu bilimsel anlamda belirsizdir.

El-Uzzâ

Uzza, İslam öncesi Arabistan'daki bereket tanrıçası. İslam öncesi dönemde ve Mekke şehrinin üç baş tanrıçasından biriyidi. O dönemlerde Uzza, Manat ve Lat "Tanrı'nın kızları" olarak anılıyorlardı. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da da İslam öncesi tapınılan ilah-putlardan biri olarak adı geçmektedir (53:20).

Hubal gibi Uzza da, İslam öncesi Kureyşliler tarafından korunmak için çağrılırdı. "624'te Uhud savaşında, Kureyşlilerin savaş narası 'Uzza'nın insanları, Hubal'ın insanları!' şeklindeydi." (Tavil 1993)

Uzza Kültü

İslam öncesi Arabistandaki ilahlara dair bilgi bulmak pek kolay olmadığı gibi bulunan bilgilerin güvenilirliği de tartışmalı olabilmektedir. İlahların kökenleri ihtiyatlı bir biçimde araştırılmakta ve bazı öneriler getirilmektedir. Nabatlıların, Petra'daki, Uzza'ya dair kitabelerinde Uzza'nın Venüs gezegeniyle ilişkilendirildiğine dair açıklamalar bulunmaktadır.

Hişam bin el-Kelbi tarafından yazılmış Putlar Kitabı`na (Kitab el-Esnam) göre (N.A. Faris 1952, s. 16-23); "Kureyşliler de dahil Arapların çocuklarına Abdul-Uzza ("Uzza'nın kulu/kölesi") ismi koyma adetleri vardı. Daha da önemlisi Kureyşiler için Uzza en önemli puttu. Onu ziyaret eder, hediyeler getirir ve kurban adayarak lütuf dilerlerdi."

Tapınılan üç tanrıçanın (Uzza, Manat ve Lat) gerçekten Tanrı'nın veya başka bir ilahın kızları olarak tapınılıp tapınılmadığı konusu belirsizdir. Putlar Kitabı`na göre üç tanrıçanın da tapınımına farklı zamanlarda başlanmıştır, buna göre ilk dönemlerde kardeş bile sayılmıyor olabilirler. İslami kaynaklar, İslam öncesi dönemde bu üç tanrıçaya Tanrı ile insanlar arasında ara buluculuk etmesi için tapınıldığını ileri sürmüştür. Kur'an'da Tanrı ile insanların aralarına ara bulucu sokmamaları gerektiğine - İslam dininde buna gerek olmadığına dair ayetler bulunmaktadır. Özellikle, Zümer suresinin 3. ayetinde geçen bir ifade tefsirciler tarafından böyle yorumlanmıştır. Ayet şöyledir:

"İyi bil ki, halis din yalnız Allah'ındır. O'ndan başka dostlar edinerek, 'Onlar bizi Allah'a yaklaştısınlar diye kulluk ediyoruz' derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde hüküm verecektir." (Zümer suresi, 39/3)

Tefsirciler ayetin son kısmını, İslam öncesi dönemde bölgedeki insanların Allah veya tek yaratıcı Tanrı'ya inandıklarını ama melekleri veya bir tür ilahları, kendilerini Yaratıcı Tanrı'ya yaklaştırsınlar diye aracı kıldıklarını bu aracı ilahlara ve putlarına taptıkları şeklinde açıklamıştır. (Seyyid Kutub, Fî Zilâl-il Kur'an, 8. cilt, Zümer Suresi, 3. ayet, s. 567 - Dünya Yayıncılık, İstanbul, 1991 ve Mevdudi, Tefhimu'l Kur'an, 5. cilt, Zümer suresi, 3. ayet, s. 93-95, İnsan Yayınları, İstanbul, 1991.)

Her üç tanrıçanın Mekke'nin yakınında kendilerine adanmış farklı mabetleri vardı. En önemli Arap Uzza mabedi, Kudayd'ın yanındaki Nakhlah diye anılan bir yerde idi, burası Mekke'nin doğusunda Taif'e doğruydu.

Geç dönem putperest (pagan) Arap şiirinde Uzza güzelliğin simgesi olarak geçmekteydi. Her ne kadar Uzza'nın Güney Arabistan'daki varlığı kısa denilebilecek bir zaman dilimi içinde yok olmuşsa da, kuzeyde Nabatlılarca Petra'da varlığını sürdürdü. Nabatlılar başlarda Arap isimlerine sahip ilahlara sahipken, daha sonra bu özgün ilahları Hellenistik tanrı ve tanrıçalarla özdeşleştirmiştir. Bunun sonucu olarak, Uzza da İsis ve Afrodit ile ilişkilendirlimiştir. Petra'daki kazılarda İsis/Uzza'ya adanmış bir tapınak ortaya çıkarılmıştır. Bu tapınak içinde bulunan bazı oymalardan esinlenerek Kanatlı Aslanların Tapınağı olarak anılmaktadır. Uzza ismi Petra'daki kitabelerde kayıt edilmiştir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol