I believed in God, but I am disappointed that my childhood.
Welcome

II.Bölüm

1. En başından beri bendim yanınızda olan. Sizi aydınlattım ve uyardım
dönem dönem. Bunun için de çeşitli araçlarım oldu. Zaman zaman da
kahinlerim geldi; şimdiki gibi, Dünya'ya yeni bir çağın başlayacağını
haber verecek olan.
2. Ne zaman ihtiyacınız olduysa el uzattım size. Elimi uzatmam, bazen
içinize doğarak oldu; bazen size verdiğim isyan duygusu ile. Bazen de
kitaplarım oldu şimdiki gibi. Ama enderdir bu; az rastlanır.
3. Tek ve değişmez bir kitaba ihtiyacım olmadı benim hiç. Çağa göre
değişir, kitapların hükmü de. Ama bu, kitaplarımın eskimesinden değil,
sizin gelişmenizdendir. Bakın! Hiç size uyuyor mu, sahte dinin, yüzlerce
yıl önce gelmiş olan kitapları şimdi?
4. Dünya'da, benim kitaplarım bazen oldu; bazen hiç olmadı; ama benim
varlığım ve benden gelen mutluluk ve zevk, her zaman oldu. Sizi hiç
bırakmadım. Benim kitaba ihtiyacım yok. Sizin tapınmanız da bana birşey
sağlamayacağı gibi, bana güç de vermez. Ama bana tapmak, sizin
zevkinizdir.
5. Kitaplarım, sizin ihiyacınız olduğu içindir. Benim tek bir kitabım
yoktur. Gerçek kitaplarımdan biri olan bu kitabımda ne gizli bir anlatım,
ne şifreli bir ifade ne de gizli semboller vardır. Ancak Bir iki tane istisna
olabilir.
6. Kitaplarım, insanlar gerek duydukça, her kavmin kendi dilinde, öz
olarak ortaya çıktılar, çıkıyorlar ve çıkacaklardır. Çok uzun olmaları da
gerekmez. Çünkü kolaydır, anlayana ana fikrin anlatılması. Hiç bir
kavme, diğer kavimlerin, ancak aracılar vasıtasıyla anlayabileceği çok özel
dinler veya kitaplar vermedim; vermeyeceğim.
7. Bir dilde verdiğim kitap da, diğer bir dile anlamını kaybetmeden,
çevrilebilir. Beni anlamak için ne İbranice bilmeye gerek vardır; ne Arap'a
köpek olmak ve ne de Kilise'nin cahilliğine, akıl dışılığına.
5
8. Kitabım, başka dillere çevrilmek istenirse bunu yapabilir her bana
inanan; ama benden size geçirildiği ilk özgün dilindeki kopyası, her zaman
çevirisinin yanında olmalıdır. Onda yoktur önemli bir şifre, gizli anlatım
ve de sembol. Bu, özgünlüğünü korumak içindir. Çeviriden şüphe
edilirse, bilen birisinin, özgün kopyasını görebilmesi içindir. Ve
uyulmalıdır mutlaka buna. Ve Bölümlerimin, ne de Ayetlerimin sıralanışı
değiştirilmemelidir.
9. Her çağda, açık ve gizli kahinlerim olmuştur. Onlar, insanlara sevinç
getirmek içindir. Ama açıkça ortada olan kahinlerim, kendisine güveni
olmayan aciz tanrının, cennet vaadlerine kananlar tarafından
katledilmişlerdir. Bu yüzden benim kahinlerim, karanlıkta kalmalıdırlar.
Özel görevle ortada olan ve de gerekince ortaya çıkacak olan bir, ikisi
hariç.
10. Her insanın içindeki, En Karanlıkta Kalan Öğreti'yim ben. Bu yüzden
benim rahiplerim ve kahinlerim, Karanlığın Rahipleri'dirler. Bu yüzden
Karanlıklar Prensi de dediler bana.
11. Bu öğreti ve bilgi, herkes içindir ve en çok, kendi dillerinde geldiği
insanlarım içindir. Ama isterlerse başka kavimler de onu izleyebilirler ve
başka dillere de çevirebilirler ve başka kavimler de, sürüme dahil
olabilirler. Ama gerekirse, onların ülkelerinde ve onların dillerinde de yeni
rahipler çıkartmaya, yeni kitaplar yazdırmaya gücü yetenim ben.
12. Ben, Her Dili Konuşan'ım. İnsanları, anlamadıkları ve asla
anlayamayacakları dillerdeki dinlere koyun olmaya zorlayan, Sahte Tanrı
değilim ben. Ve benim kitaplarım, başka dillere çevrilince anlamlarını
kaybetmezler.
13. Kitabım, kendisine ulaşıp da, beni kabul etmeyecek olanlar,
kaybedecek olanlardır. Ama ben bunu, onlara tehdit olarak söylemiyorum.
Onlara acıyarak, söylüyorum. Onlar köledirler. Kendi kölelikleri içinde
boğulan ve ruhunu kısıtlayan. Ama inananlarım bilsinler ki, ilk başta,
benim sürüme dahlolacak olanlar ve benim seçkinim olanlar, az olacaktır.
Bundan da, cesaretleri kırılmamalıdır. Tek bir kişi bile olsa, O, benim
seçkin toplumumdur. Ama zamanla, her şey yeni düzene girecektir.
6
14. Ben, bütün insanlardayım. Herkesin içinde benden bir parça yaşar;
ama insanların bir kısmı beni inkar eder... Sonradan gelen, sahte ve
kendilerini kısıtlayan inançlara kanmıştır onlar. Bu yüzden insanlar
arasında, ben de ayırım yaparım.
15. Bir grup vardır insanların içinde ki, onlar, koyun gibidirler. Onlar, aklı
reddederler. Onlar, güdülmek isterler. Asla sorgulamazlar peşinden
gittikleri ve kendilerine hiçbirşey vermeyecek olan Tanrı'yı. Ve de,
başkasının sorgulamasını da kabul etmezler. Onlar, Dünya'da sömürülürler
veya kendilerinden olanları sömürürler. Kendi ahlaksal ve dinsel inançları
için kan döküp, işkence yaparlar; ama ölünce, Cennet'te, bunun ödülünü
alacaklarına inanırlar.
16. Bir grup vardır ki, onlar, bir şeye inanmazlar; ama onlar daha
yakındırlar benim aydınlığıma. Çünkü onlar, zihinlerinin uyuşturulmasına
izin vermeyenlerdir ve onlar, isyan edenlerdir ve onlar, sorgulayanlardır.
17. Ve bir grup vardır ki, onlar, benim seçkinlerimdirler. Onlar beni tanır;
benim şeriatımla yaşarlar. Onlar azdır ve seçkindirler. Ama onlar, seçkin
olmayı seçilerek, elde etmediler. Kendi akılları ile yolumu buldular ve
beni tanıdılar. Böylece seçkinlerden oldular.
18. Ey seçkinlerim! Benim sevincimi yayın Dünya'ya. Beni tanıtın. Bana
hizmet edin. İbadetimin sevinci sarsın Dünya'yı; ama yobazlar ve cahiller
toplumunda, kendinizi açığa çıkartmayın. Sizi sürek avıyla avlamalarına
imkan ve izin vermeyin. Karanlıkta yayın benim bilgimi ve gizlice.
19. Benim ibadetimi tanıyan ve sevincine eren, beni terkedemez asla; ama
acı veren dinlerin kuralları ve yapay ahlak kavramları, insanların, beni,
benim ibadetimi tanımalarını önlemek ister.
20. Kim ki, aydınlanır ve içeriye alınır, O, ebediyen kurtulur hem bu
hayatta; hem ölümünden sonra. Benim bilgimi, benden gelen bilgiyi ve
benim temsil ettiğim bilgiyi alan, ebediyen kurtulur.
21. Ben Bilgi'yim. Hem tenin zevki, hem aklın bilgisi yalnız bende ve
benim inancımdadır. Lanet olsun, bilgiyi yasaklayan dinlere! Lanet olsun,
imanı aklın önüne geçirenlere! Onlar, insanlığın kanserli uzuvlarıdırlar.
7
Onlar engeller bilginin akışını. Onlar yok eder akılcı olanı. Onlar hapseder
insanı, kendi beyninin içine.
22. Bütün sayılar benimdir; ama beni hep tek tanrıyla kıyasladılar. Bu
yüzden benim sayım çift sayılardır. Bire karşı ikidir sayım. Ben, bir yerin
özel tanrısı değilim. Ben herkesin içindeyim; bu yüzden benim bu kitabım
ki, o, en güçlüsüdür ve benim kahinim ne doğudan çıktı, ne de batıdan.
Kahinim, İki kıtanın tam ortasında ve doğuyla batının arasında ve iki
denizin arasında olan ve iki parçaya bölünmüş olan, kadim kentten çıktı ve
orada yazıldı kitabım ki, o, size özgürlüğünüzü getirecek.
23. Beni ve bilgimi istemeyenler, kendileri bilirler. Benim dinime ve
benim ibadetime ve benim bilgime ve benden gelen bilgiye, kimse, kılıç
zoruyla sokulmaz. Ne haçlı seferim vardır; ne engizisyonum ve ne de
kutsal cihadım. Benim sürüme dahlolanlar, zevkle gelmeli. Bilerek
gelmeli. Ve kendisini anlayarak, gelmeli ve özgür olmalı. İhtiyacım yok;
çobana ihtiyaç duyana, ne de kılıç korkusundan gelene.
24. Benim kahinim ve rahiplerim ve benim rahibelerim, sahte dinlerin
sahte rahipleri ve sahte imamları gibi, insanları cehennem korkusu ile
toplamamalı; kılıçla zorlamamalı.
25. Başka tanrıya inananları ateşte yakmaya da gerek yoktur. Onlar, zaten
kendi ruhlarının köleliği ile yanmaktadırlar.
26. Korkmayın korkularınızdan! Üstüne gidin sıkıntılarınızın ve
utançlarınızın. Ancak böyle yenersiniz kendinizi. Suya düşmekten çok
korkan bir kimsenin, korktuğu derin suya düştükten sonra korkacağı ne
kalır? Ne yapar; yüzüp kıyıya çıkmaya uğraşmaktan başka? Yok olur suya
düşme korkusu, suya düştüğü anda.
27. "Bize, Doğru Yol'u göster" der, her sahte dinin izleyicisi. Ama Doğru
Yol sizin içinizdedir. Neden birisi gütsün sizi? Güzel olan, kendinin
bulmasıdır kendin için doğru olanı. Bir tanrının emriyle ve bir din
adamının güdüsü ile, düşünmeden gitmek değil.
28. "Bize kurallar koy. Getir bize şeriatını" der, her kendi aklını inkar ve
hapsetmiş olan cennet yolcusu. Halbuki kurallar sizin içinizdedir; yol
8
sizden geçer. Ve benim kurallarım, çok kolaydır çünkü kurallar geçicidir.
Yobazca kalıcı olan, yüzyıllarca, sadece sahte dinlerin, mantığı yasaklayan
kurallarıdır.
29. Artık batıl olmuş olan, sahte dinlerin kuralları, sadece köleler ve
koyunlar içindir. Asla izin vermezler, kendi içini dinlemesine insanın.
Alttan ve üstten, durmadan sınır koyarlar size; ki onlara lanet olsun!
Halbuki zaman değiştikçe ve çağlar çağları kovaladıkça, gerçeklik de
değişir. Eski kurallar uyamaz yeni çağlara. Kalıcı kural yoktur bu yüzden
ki, bir kaç tanesi müstesna.
30. Düşünmelerine imkan vermeyen kurallara dört elle sarılanlar,
koyundur ve ancak köledirler. Onlar, düşünme tembelidirler ve güdülmek,
onların mutluluğudur.
31. Her devrin kuralı, o devir içindir. Ve her devrin ahlakı, o devir içindir.
Ey insanlar! Birbirinizle olan hukukunuza yönelik olan iş ve ticaret
kurallarını, siz kendiniz koyarsınız, zamanına ve yerine göre. Neden bunu,
bir tanrının düzenlemesine gerek duyasınız? İçinizden gelendir ve sizin
vicdanınızdır ve sizin aklınızdır ve sizin isteklerinizdir ve sizin gerçek
kimliklerinizdir, kuralları koyan. Köhne bir din kitabı değil. Ve benim bu
kitabım da, zamanı gelince köhneleşmiş olacaktır.
32. Kim ki bir iş yapar veya ticaret yapar, o kişi, kuralını kendisi koyar.
Benim bu konuda ne sözüm olabilir? Ben Her Şey'im ama bir tüccar
olmayı hiç istemem ve istemem bir işçi olmayı. O zaman nasıl; kural
koyarım sizin yerinize?
33. Ve çevrenize göre ve devrinize göre ve görgünüze göre ve tecrübenize
göre ve ilişkilerinize göre ve ahlakınıza göre ve vicdanınıza göre siz
koymalısınız, uyacağınız iş kurallarını ve bütün gerekli kuralları.
34. Benim işim değildir, hukuk. Onu da siz oluşturursunuz. Size gereklidir
hukuk. Benim ihtiyacım yok bunlara. O zaman en uygun hukuku da siz
seçersiniz. Ama yanılırsınız belki başlangıçta. Ama o da düzelir
deneyimle.
9
35. Ama bu da, devre göre değişir. Hangi mantık, ekmek çalanın elini
kesmeyi emreder? Lanet olsun ona! Hangi mantık, en tabii hakkı olan
cinselliğini yaşamak isteyeni, taşlayarak, öldürür? Lanet olsun ona! Hangi
mantık recmeder, karnını doyurmak için tenini satmak zorunda kalanı ki,
lanet olsun ona!
36. O mantık ve o tanrıdır ki emreder; karnını doyurmak için tenini
satmak zorunda kalanı recmetmeyi, fakat asla ilişmez, onu, buna mecbur
bırakana. İşte, lanet olsun ona ve onun yolundan zevk alarak, gidene! Bir
masumu öldürerek, cennete gireceğini zannedene.
37. Bakın. Dikkatle okuyun! Sahte dinlerin kural ve şeriatlarını. Hangisi
çağdışı değildir artık? Uyar hangisi insanlığa ve mantığa ve hakka ve
çağın anlayışına? Açık değil mi, kalıcı olamayacağı bir kuralın ve
hukukun ve şeriatın ve köhnemiş tapınma usulleri ile ahlakın?
38. İşte, bu yüzden kolaydır benim kurallarım. Kolaydır şeriatım.
Bilmediğiniz her şeyin rehberi, içinizdeki ışıktır ve benim kaosumdur. Ve
benim bilgimdir. Ve benden alınan bilgidir ki, o, zaten hepinizin içindedir.
39. Hem çok zordur, hem kolaydır benim şeriatım. Çünkü insanın,
kendisini tanıması en zor olanıdır. Tanıdıktan sonra da, kendisini kabul
etmesi en zor olanıdır. Zordur, kişinin, kendisiyle barışması. En kanlı
düşmanını da affedebilir ve onunla barışabilir insan; ama kendisi ile
barışamaz çoğu. Affedemez kendisini. Bu korku perdesini yırtıp,
geçebilen için; ne mutludur!
40. "İnan" der, bütün eski dinler; ki onlar ve onların hükümleri,
düşünülmeyen dönemlerden gelirler. "Sadece inan. Seni kurtaracak olan,
İman'dır. Düşünme asla; girme günaha. Asla da yargılama kafanda"
derler. Ama ben, "Düşün" derim, kendi seçkinlerime. Asla kurtaramaz
seni, koyun gibi inanmak ve asla ulaşamazsın, ne olduğunu bilmediğin
cennete.
41. Düşün düşünebildiğince! Gücün yettiğince düşün; anla kendini! Asla
korkma, hakim durumdaki tanrıyı sorgulamaktan ve yargılamaktan!
10
42. İnsanı köle yapan, sahte dinler ve onların, kendilerine keyif verilmiş
olan peygamberleri ardarda geldiler. Ve onlar ölünce, taşıdıkları imtiyazlı
keyifler haleflerine geçti. Daima sömüren oldu, din büyüğü ve bilgini
sayılanlar. Bir örnek verseler bile bunun tersine, sonradan gelen
takipçilerine de bak onun.
43. Ne zaman karşısında oldu sömürenin ve yönetenin, hangi kilise ve
hangi imam? Toplumu uyuşuk tutmak, onların başlıca görevi değil midir?
Yasaklar, yasaklar, yasaklar ve günahlarla boğuldu insanlar ve böylece
uzaklaştırıldılar, gerçeğin öğretisinden. Uzaklaştırıldılar güzel olandan,
doğru olandan, sevinç verenden ve zevkli olandan. Güzel olan her şey,
günah oldu. Ve sömüren tanrıya ibadet ve keder ve acı ve sıkıntı, en büyük
sevap ve zevk olmadı mı?
44. İmha etmedi mi o dinler daima, güzel olanı? Yasaklanmadı mı sanat,
müzik ve hatta sevgi ve sevişmek?
45. Bir zamanlar, kadim tanrılara yönelik ayin ve ibadetler vardı, sevinçle
kutlanan. Kilise kirletmedi mi, onların lirik ve ince vasıflarını? Daha
batıda ve kuzeyde, kilise ulaştığı anda oraya, mahvetmedi mi Balltane
ateşini, kutlamasını ve sevincini? Daha batıdaki büyük orman kıtasında,
kilise ulaştığı anda yok etmedi mi benim verdiğim güzellikleri ve benden
gelen sevinci?
46. "Tanrı, insan kurbanı istemez" derler; ama unutulur kutsal cihatlar,
haçlı seferleri, engizisyon mahkemeleri ve tanrı için insan öldürmenin
kutsallığı. "Senin dininden olmayanı öldür. Onu kabul etmeyeni öldür.
Önce imana davet et. Kabul etmezse öldür" der, o tanrı. Ama riyakar din
adamları "Tanrı, insan kurbanı istemez" derler. Gülerim, içinde oldukları
acze, yalana, riyaya ve alçaklığa!
47. Irzdan ve namustan bahsedilir, müslümanlıkta. Ama unutulur;
kafirlerle, savaşta alınan esirlere, kendi dininden olmadığı için köle
edilenlere ve cariye olmak zorunda kalanlara yapılanlar. Cariyenin ırzına
geçmenin günah olmaması ve başka dinden olana tecavüzün sevap
sayılması.
11
48. Bilginin ve zevkin kutsal rahibeleri hakimdi bazı yerlerde. Sanat ve
zevk, güzellik ve felsefe, bereket ve özgürlük hakimdi oralara. Asla
yeşeremezdi oralarda, sahte tanrının azap, korku ve ölüm getiren dinleri.
Nerede ki, ilkel kavimler vardı ve nerede ki, kadın köleydi, oraya geldi o
dinler. Sonra da yayılıp, kan ve vahşet taşıyarak, boğdular o özgürlükleri
de. Kadın, alt varlık da değil, köle de değil; en değersiz ve günaha teşvik
eden şeytan sayıldı.
49. Cinselliği yasaklandı. Kısıtlandı. Her hakkı alındı. Ona özgürlük veren
her düşünce ve inanç, Şeytan'ın; yani benim günaha ayartmam kabul
edilerek, cezalandırıldı. Halbuki, ne bir günah vardı, o olsun diye
ayartılacak ve ne de yasak. Ancak ruhları köle yaparak, hüküm sürebilir ve
güçlenebilirdi Sahte Tanrı ve onun din adamları.
50. Vaadedilen sahte cennet veya ceza verilen uydurma cehennem de yok!
Ölümden sonrası hakkında hiçbirşey bilmedi insanlar, ancak istenen
uydurmalar hariç.
51. Halbuki doğunun, kadim bilgisinde yatmaktaydı, ölümden sonrası
olacaklar. Ama işine gelmezdi kimsenin, bunun bilinmesi. Mutlak bir ceza
yerinin dehşeti, en büyük yardımcısıydı onların.
52. Utanmayın arzularınızdan, isteklerinizden; tanıyın kendinizi!
Neyseniz, o olun! Yapın, ne isterseniz. Ve asla kınamayın, başkasının
ihtiraslarını ve ten açlığını. Saygı gösterin birbirinizin isteklerine. Köle
etmeyin eşlerinizi. İsteyen tek eşli olur, isteyen çok. Kimse zorlanamaz.
53. Eşlerinize imkan tanıyın, ama o da size tanımalı. Sevecekseniz,
gerçekten sevin. Eşinizi köle olarak gördüğünüz için değil. Size bağlı ve
sizin kullanımınızın aracı olduğu için değil. Utanmayın birbirinizden ve de
saklamayın içinizi. Sizi hasta eden de budur, riyakar yapan da. Sahte
dinlerin içinde, tenin isteği kaynayan ama bundan utanan, gizli gizli
herkesi aldatan dindarları gibi olmayın!
54. Toplanın kendi sayınızca, az ya da çok olarak. Önce anın isimlerimi.
Adlarımı sayın bildiğinizce. Benim bilgimi çekin üzerinize. Sonra uzun
uzun terennüm edin ismimi. Kapatın kafanızı her fısıltıya. Sonra, kendinizi
anlatın birbirinize. Zayıflıklarınızı koyun ortaya ve isteklerinizi. Kabul
12
edin birbirinizi, en iğrenç yanlarınızla. Ne utanma olmalı benim
ibadetimde ve ne de korku. Saygı da istemem sizden. Sayın kendinizi
yeter, tanıyarak zayıflıklarınızı.
55. Kurban istemez benim ibadetim; ki çok ender zamanlarda bir iki tanesi
müstesna. Sizin kurbanınız, kendinizi anlamaktır ve teninizi yaşamaktır ve
diğerlerinin ihtirasına da saygı göstermektir. Ama kurban vermeniz
gerekirse o müstesna zamanlarda, asla ve asla öldürmek için öldürmeyin!
Yiyemeyeceğiniz hayvanı öldürmeyin.
56. Benim ihtiyacım yok kurbanlarınıza, ama onun faydası sizedir. Et
olarak da, ruh olarak da. Ben, çöle gömülecek olan milyonlarca kurbanı
kesmenizi emreden ve de buna ihtiyaç duyan, Sahte Tanrı değilim! Kan
sarhoşluğu içinde ve tatmin edilmemiş şehvevi zevklerin tatmini ile
öldürülür o kurbanlar ve cennet umulur bunun için. Ne kadar riyakarca!
57. Kadim inanç ve felsefelerde, kadının yeri vardı ve cinselliğin. Herkes
özgürce yaşardı cinselliğini. Yoktu ayıp ve günah. Kimse suçluluk
duygusunun pençesinde kıvrandırılmazdı. Erkek kadar hakkı vardı kadının
da. Bazı kavimlerde ve inançlarda, daha da üstündü kadın.
58. Ben derim ki, ey inananlarım ve ey benim seçkimlerim! Kadın da
birdir, erkek de. Neden ayırım yapılır iki cins arasında ki, aslında onlar tek
cinstir? Erkeğin nefsi neyse, kadınınki de odur. Erkek istek duyarsa,
kadın da duyar. Neden kadının cinselliği ve cinselliğini özgürce yaşaması
ve ifade etmesi günah, ahlak dışı, kural dışı ve kötü ve olmaması gereken
bir şey ve aslında, zaten olmayan bir şey olarak kabul edildi?
59. Erkek, çok eş isterse, kadın da ister. Neden kadın, köle olarak duvarlar
arasında saklandı? Bir kadın, bir çok erkeği tatmin edebilirken, fakat bir
erkek, bir günde belli sayıda kadını tatmin edebilirken, kadınlar
haremlerde, onlarcası tek bir erkeğin kaprisine ve insafına köle edildiler?
Ve neden, alınıp satılan bir mal oldular?
60. Ben, zevki yasaklamam ve insanın cinsel tercihini de. Zorla olanlar
müstesna. Bunu hiç tasvip etmem. İsteyen, kendini istediği gibi yaşar. İster
karşı cinsi beğenin, ister kendi cinsinizi. Bu, sizin meseleniz. Ben ancak
zevkinizi kutsar; istediğiniz gibi olmanızı tasvip ederim. Ama Sahte Tanrı
13
ve O'nun çocukları olan, sahte din adamları "En büyük günah, eşcinsellik
"derler.
61. Sonra, kendileri ayırırlar iki cinsi birbirinden. Kadının görülmesine
tahammül edemezler. İki cinsi ayrı toplumlar haline getirirler. Kendi din
okullarında, eşcinselliği dolu dolu yaşarlar; ama bunu günah olarak kabul
edip, yapanı cehenneme layık görürler. Ama kendileri, dolu dolu yaşarlar
aynı şeyi. Asla ellerinden kurtulamaz, din öğrenmek için gelen güzel bir
çocuk ve bir genç.
62. Hem teşvik ederler, hem zorla iğfal ederler. Ama yapanı lanetlerler.
Ama insana, başka yol bırakmazlar. Böylece kıvrandırırlar insanı, suçluluk
duygusu ve günahkarın kaygısı ile. Böyle zincirlerler zihinleri.
Uyuştururlar ruhları. İzin vermezler, zihinlerin, tatmin edilmemiş
cinsellikten başka şey düşünmesine.
63. İnsanlar arasında da iyice yayarlar ayıplamayı, lanetlemeyi,
kovalamayı ve kötü konuşmayı hakkında, ister karşı cins olsun, ister kendi
cinsi ile cinsellik yaşamayı. Halbuki bunu ayıplayan, kendi içindeki
ayıplara bakmaz. Kendisinde hak görür, başka bir insanın istek ve
cinselliğini kısıtlamaya ve ayıplamaya; ama kıvranır içinden kendisi de,
tutuşan arzularıyla.
64. İşte bunlardır, sahte dinlerin insanlara getirdikleri. Bunlardır, verdiği
kurtuluş ve ahlak. Bunlardır, insanı özgürlükten men eden ve köle yapan.
65. Ben ki, bunu önlerdim her zaman. Buna gücüm de vardır. Ama daha
iyi değil mi, insanın daha olgunlaştığı çağda, ona özgürlüğünü vermek için
kıvılcım çakmak? Artık her insan, kendi içinde olan öğretimi zaten
kendisi keşfediyor ve kendini tanımayı ve hür olmayı hakediyor!
66. Ben Zevk'im. Ben Güç'üm. Benim kudretimdir, size doğru yolunuzu
buldurtacak olan. Bana tapmanızdır, en büyük sevinç ve mutluluğunuz.
Benim, sizi sevinciniz için kutsayan ve isteklerinizi hür bırakan.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol