I believed in God, but I am disappointed that my childhood.
Welcome

Kara Papa

Şeytan Kilisesi'nde 'Kara Papa' matemi

Şeytan Kilisesi'ni ilk o kurdu. Kendisini Kara Papa ilan etti; Satanist İncil'i kaleme aldı; Şeytan'a dünyanın dört bir yanında onbinlerce mürit kazandırdı. Anton Szandor LaVey içimizdeki şeytanların en ünlüsü ve belki de en masumuydu. Vaazlarında "kurban" geleneğine karşı çıktı; sübyancılığı, tecavüzü, cinayeti "çağdaş uygarlıkla bağdaşmayan zararlı ve gereksiz eylemler" ilan etti. Yine de "erdemliler"in baş hedefiydi. Hayatının en büyük "kötülüğünü" müritlerine, tam da Cadılar Bayramı kutlanırken yaptı: Öldü. Hem de yerine halife bırakmadan...
1967 yılının yağmurlu bir sonbahar akşamı ünlü oyuncu Jane Mansfield avukatı ve sevgilisi Sam Brody ile New Orleans yakınlarında o korkunç trafik kazasını geçirdiğinde, ilk akla gelen kişi "Şeytan'ın Papa"sı Anton LaVey olmuştu. Brody'nin Şeytan Kilisesi'ne karşı kampanya yürüttüğü için lanetlendiği biliniyordu. Üstelik LaVey, müridi Mansfield'i bir süre önce açıkça uyarmıştı: "Onun başına müthiş bir felaket gelecek, uzak dur!"

Brody kaza anında beyin kanamasından öldü. Mansfield'in sonu ise çok daha korkunç olmuştu. Çarpmanın şiddetiyle arabanın kaportası bir giyotine dönüşüp güzel oyuncunun kafasını kopartıverdi.

Kaza sonrasında kapısını çalan gazetecilere çok üzgün olduğunu söyledi LaVey. Haberlerde ona ithafen şu demeç de yer aldı: "Olay saatlerinde Jane'in bir dergide yayımlanan fotoğrafını kesiyordum. Makasın ucu kaçtı, kafasını da koparttım. Ne garip rastlantı!" LaVey efsanesi Amerika'da bu olaydan sonra büyümeye başladı. San Francisco varoşlarından birinde, eski bir randevuevinden bozma "Şeytan Kilisesi"nin kapısı tarikata girmek, Satanist ayinlere katılmak isteyenlerle dolup taştı.

1968'de Roman Polanski'nin, korku klasiği "Rosemary'nin Bebeği"ni çekerken kapısını çaldığı ilk "uzman" LaVey oldu. Üstada ayrıca Şeytan rolü uygun görülmüştü. Yıllar sonra bir röportajda, Polanski'ye olan hayranlığından söz ederken "Bir Ulusun Doğuşu, Ku Klux Klan için ne kadar önemliyse Rosemary'nin Bebeği de Satanizm açısından aynı öneme sahiptir, engizisyondan sonra bizim için en büyük reklam oldu" diyordu Anton LaVey. Film sayesinde Satanizm Amerika'da beklenmedik bir popülerliğe ulaşmıştı.

Bir yıl sonra Polanski'nin eşi ve çocukları Charles Manson Çetesi tarafından vahşice katledilince, faturası şaşırtıcı biçimde LaVey'e çıkartıldı. Çetenin "Kara Papa"nın Satanik görüşlerinden etkilendiği söyleniyordu. Oysa Manson'ın "efendi"si, "Phais" tarikatının kurucusuydu. Bunu sadece karanlık dünyanın müdavimleri biliyordu. Manson Çetesi'nin irkiltici cinayeti Anton LaVey'in yaşamında bir dönüm noktasını oluşturacaktı. O ana kadar Satanistler'in faaliyetlerine tolerans gösteren dindar Amerikalılar harekete geçti. Satanistler'in faaliyetleri yakından izlenmeye, hatta baskı grupları kanalıyla engellenmeye çalışıldı. Bununla birlikte Anton LaVey adı Satanist dünyada bir fenomene dönüşüverdi.

Peki kimdir bu herif?[
Biyografisine bakarsanız Howard Stanton LaVey ya da bilinen adıyla Anton Szandor LaVey, üstadı Şeytan'a bile pabucunu ters giydirecek kadar zeki, marifetli bir fani. Kökü Avrupa'ya uzanan göçmen bir ailenin çocuğu. Chicago doğumlu. İlk uğraş alanı müzik. Piyanodan obuaya geçmiş. 15 yaşında San Francisco Senfoni'de ikinci oboist olmuş. Sonraları trompet, trombon, klarnet ve keman çalmayı öğrenmiş. Paganini'nin şöhretini sarsmamak, müzik dünyasında "ikinci şeytan kemancı" vakasına yol açmamak için olsa gerek, 20'li yaşlarında müziği bırakıp sirk dünyasına adım atmış. LaVey'in sirkteki ilk işi kafes bakıcılığı. Ahbaplığı ilerletince aslanlarla gösterilere çıkmaya başlamış. O zamanlar en büyük numarası, aslanların ağzına kafasını sokmak. Fakat günün birinde dostlarından biri ağzını kapatıp ensesinden et koparınca LaVey meslek değiştirme gereği duymuş.
Bir sonraki işi morgda polis fotoğrafçılığı. San Francisco polis yetkilileri ceset fotoğrafları çeken genç adamın egzantrik karakterini çabuk farketmiş. LaVey, merkeze alınıp gerçeküstü olaylarla ilgili telefonları cevaplandırmakla görevlendirilmiş. "Ceset fotoğrafları çekerken kötülüğün binbir boyutuna tanık oldum. Çevremdekiler, kaderi böyleymiş, tanrı istemiş, diyordu. Dünya gittikçe garip gelmeye başlamıştı. Gece kulüplerinde piyanomun eşliğinde striptiz yapan kızlara şehvetle bakan adamları pazar günü org çalarken kilisede görüyordum. Çocuklarını da alıp geliyor, bağışlanmak için yakarıyorlardı. Anladım ki gerçekte kilise ikiyüzlülüğün mabedidir."
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol